Boyun Fıtığı

BOYUN FITIĞI

Boyun omurlarındaki dejeneratif değişiklikler, yaşlanma sürecinin kaçınılmaz bir sonucudur. Boyun fıtıkları ve boyun omurları arasındaki disklerin dejenerasyonu olarak tanımlanan servikal spondiloz dediğimiz hadise en çok 40 yaş civarında görülmektedir. Kadın/Erkek oranı 1/1.4 olup en çok 5-6 ve 6-7 nci boyun omurları arasındaki mesafelerde görülmektedir.

Boyun fıtıklarında ne tür şikayetler olmaktadır?

Boyunda sertlik ve kasılma, hareketle ağrıda artma, sabah uyandığında ağrının artması, başın arkaya hareketlerinde ağrının artması, öksürme, aksırma ve gerinme ile ağrının artması gibi yakınmalar ön plandadır. Ayrıca omuz, kola giden sinirlerin dağılımına uyan yerlerde, kürek kemiklerinin arasına yayılan tarzda yansıyan ağrılarla da kendisini gösterebilir ve uyuşukluk olabilir. Beraberinde baş ağrısı, ağrılı yutkunma da görülebilir. Santral yerleşimli boyun fıtıklarında, kollarda ve bacaklarda genel güçsüzlük, artmış refleks bulguları veya patolojik reflekslerin çıkması, ve spastik yürüme ve hatta geç dönemlerde idrar gaita tutamama ve seksüel fonksiyon kaybı da olabilir.
Sinir tutulumu bulguları ya da nörolojik defisit olmadan görülen boyun ağrıları en sık saptanan bulgudur. Enseden başın arka tarafına doğru yayılan tekrarlayıcı boyun ağrıları ile birlikte adale spazmı, olguların yaklaşık %80’ inde ilk bulgulardır. Ancak; psikiyatrik hastalıklar da dahil olmak üzere pek çok hastalık bu bulguları gösterebilir. Sadece boyun ağrısı olan ve nörolojik bulguları olmayan hastalarda cerrahi tedavi uygulamak başarısız bir tedaviye sebep olabilir.
Kuvvet kusuru fıtıklaşma ile birlikte sinir kökü sıkışmasının şiddetine ve süresine bağlıdır. Yine ilgili sinirin gittiği yol boyunca uyuşukluk, duyu kaybı ortaya çıkar ki bu, genellikle kuvvet kaybıyla aynı sırada görülür. Ellerde el becerilerinin azalması, çabuk yorulma, kaslarda atrofi (erime) görülebilir.

Boyun fıtıklarında tanı yöntemleri nelerdir?

Tanı için öncelikle hastanın yakınmalarının çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi, iyi bir nörolojik muayene ve radyolojik bulgular birlikte çok iyi korele edilmelidir.
Düz filmler, incelemede başlangıç adımı olmalıdır. Böylece boyun fıtıkları ile karışabilecek ve aynı bulguları verebilecek primer ya da metastatik tümörler, kırıklar gibi patolojilerin ayırıcı tanısı yapılabilir. Ancak bu düz filmler sinir dokusu hakkında yeterli bilgi veremezler. Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme hastaya hiçbir zarar ve acı vermeden kullanılan bir yöntem olduğu için, bu hastalarda ilk tercih edilen bir tanı aracıdır ve nörolojik muayene bulguları ile uyumlu olan hastalarda tanı için tek başına yeterli kabul edilmektedir.
Elektromyografi (EMG) ve SEP tetkikleri sinir ve omurilik elektriksel iletim durumu hakkında bilgi verdiği için, özellikle nörolojik defisiti olan hastalarda, muayene bulgularını desteklemekte önemli yer tutar.

Boyun fıtıklarının tedavisi

Yukarıda da belirtildiği üzere boyun fıtıklarında da öncelikli tedavi hastanın muayene bulgularına göre ilk etapta konservatif tedavi olmalıdır. Eğer hastalarda kuvvet kaybı, refleks değişiklikler, patolojik refleksler, kaslarda erime gibi bulgular yok ise, hele hele sadece ağrı yakınması ön planda ise, cerrahi tedaviden uzak durmak gerekmektedir. İlaç tedavisi, ağrı kesiciler, antiinflamatuar ajanlar, kas gevşeticilerle tıbbi tedavi yoluna gidilmelidir. Boyunluk kullanılması ağrıyı azaltıcı önemli bir tedavi metodudur. Ayrıca bu hastalar boyun egzersizlerinden de büyük yarar sağlayabilirler.
Bu uygulamalara rağmen yakınmalar devam ediyor ise fizik tedaviden büyük yarar sağlarlar. Tüm bu konservatif tedavi yöntemlerine rağmen şikayetler devam ediyor ve yukarıda bahsedilen ağır klinik tablolar oluşuyor ise o zaman cerrahi tedavi ön plana çıkmaktadır. Cerrahi tedavi de boyun fıtıklarının ortalama %5’ inde gerekli olmaktadır.
Cerrahi tedavide MİKROCERRAHİ ALTIN STANDARTTIR.

BEYİN VE SİNİR CERRAHİ ALANINDAKİ DOKTORLARIMIZ